28 Ekim 2016

Hey Taş! Geç Arkadaşının Yanına!


Bizler hepimiz bir toplumda yaşayan insanlarız. Ne kadar yetenekli ve akıllı da olsak bir toplum içinde bulunmadan yaşayamayız. Nasıl ki yalnız bir taştan duvar olmazsa yalnız yaşayan bir insan da tüm işlerini kendi başına yapamaz ve yaşayamaz.

Çocukluğumda, Daniel Defoe'nin meşhur Robinson Crusoe adlı romanını okumuştum. Roman ıssız bir adada yıllarını geçiren bir adamı konu alıyordu. Romandaki Robinson her ne kadar yıllarca yalnız yaşamayı başarabilmiş olsa da bunu gerçek hayatta yapmak o kadar kolay değildir.

Hepimizin bilgisiyle, becerisiyle ve karakteriyle topluma katacağı değerler vardır. Toplumlar bu değerleri harmanlayarak geleceğe yürürler. Nasıl ki tek başına gözler veya eller bir işe yaramıyor ve onların hepsi bir araya gelip bir vücut meydana getiriyorlarsa bizlerin de tek başına çok fazla bir katma değerimiz olmaz.

Üç tane 1'i alt alta toplasanız 3 eder. Ama bunları yan yana getirdiğiniz zaman 111 kuvvetinde olurlar. Evet, omuz omuza vermiş ve kaderleri ortak olan milletimin insanlarının meydana getireceği sinerjinin önünde hiç bir maddi gücün duramayacağı açıktır.

Aynı zamanda insanlar, bir toplum içinde yaşamakla birbirleriyle dayanışma içinde olurlar. Zengin, fakirin yardımına koşar, güçlü zayıfın elinden tutar ve aslında insan olarak birbirlerinden farklı olmadıklarını görürler. Nasıl farklı olsunlar ki. Onları Yaradan, bir tarağın dişleri gibi eşit yaratmıştır. İnsanın, Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden ötürü diğer insanlara karşı böbürlenmesi ve caka satması onun çiğliğini göstermez mi?

Evet, hiç bir farklılık düşüncesine girmeden, aynı kaderi paylaşan insanlarla birlikte sağlam bir toplumu inşa ederek aydınlık yarınlara yürümek ne kadar güzel olur değil mi?










0 yorum :

Yorum Gönder